Girişimci Sergül Yücekök, dört arkadaşı ile birlikte üç yıllık geniş kapsamlı akademik ve klinik araştırmalar sonucunda Sidyma’yı yarattı. Ortaklar zeytinyağı işinde ‘niş’ bir alana yöneldi. Zeytinyağında bulunan ve insan sağlığına önemli katkıları olan polifenolü yüksek tutan bir yatırıma odaklandıklarını söyleyen Yücekök, “3 milyon TL’lik yatırım yaptık. 2019 yılından bu yana Türkiye’nin en yüksek polifenollü zeytinyağı ve zeytin ekstresini üretiyoruz” diyor.
Yoğun iş temposundan sıkılıp daha sakin bir hayatı tercih eden iş insanlarının sayısı her geçen gün artıyor. Çoğu büyük şehirden ayrılıp daha küçük yerler yerleşmeyi tercih ediyor. Ancak iş hayatından da kopmuyorlar. Sergül Yücekök de o isimlerden biri. 2014 yılında İstanbul’daki şirketini ortağına devredip Fethiye’ye yerleşiyor.
2015 yılında ise ortaklarıyla beraber Fethiye’nin yaylasında 24 dönüm goji berry bahçesi kurup üretime başlıyor. 2016 yılında goji berry ve antioksidan değerleri üzerinde çalışmalar yaparken ‘polifenol’ kelimesine rastlıyor. Araştırmaya devam ettikçe polifenolün insan sağlığına çok büyük olumlu etkileri olduğunu keşfediyor.
Özellikle zeytinyağında bulunan polifenolün yüzde 92’sinin vücut tarafından emilebildiğini ve bu durumun da zeytinyağını, polifenol içeren diğer besinlerden ayırdığını görüyor. Bu fenolik bileşenlere sahip değerleri fark edince arkadaşları Ahmet Yıldırım, Helen Buket Adlı, Gültekin Özbay ve Murat Akyalı ile beraber bir araya gelerek daha derinlemesine araştırmaya başlıyor. Bu araştırmalardaki hedefleri; üretilen zeytinyağında polifenolü nasıl en yüksek seviyede tutabiliriz sorusuna yanıt aramaktı oluyor.
Üç yıllık geniş kapsamlı akademik ve klinik araştırmalar gerçekleştirdiklerini belirten Sidyma Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Sergül Yücekök , “O zamanki arkadaşlarım sonra ortaklarım oldu. Çalışmalarımızın sonunda 2019 yılında hedefimize ulaşarak Türkiye’nin en yüksek polifenollü zeytinyağı ve zeytin ekstresi Sidyma’nın üretimlerine başladık” diyor.
Ortaklar, marka ismi bulma sürecinde, doğru ismi bulmanın yanı sıra marka kimliklerini de yansıtacak bir isim olması görüşünde hem fikir kalıyor. “Marka kimliğimizi de en iyi yansıtacak isim hiç şüphesiz zeytinlerimizin kendi doğal yöresi ve tarihi M.Ö. 1. yüzyıldan da daha eskiye dayanan bir antik kent; Sidyma. Artık yaşamayan bu kenti hem ismimiz hem de logomuz oldu” diye anlatan Yücekök, bu alana 3 milyon TL’lik yatırım yaptıklarını ve yatırıma devam edeceklerini söylüyor.
Şirketin Muğla’nın Fethiye ilçesinde kendi zeytinyağı üretim tesisi var. 2 bin 500 kilogram işleme kapasitesine sahip olan tesis sadece yüksek polifenollü zeytin ekstresi üretmek için optimize edilmiş durumda. Zeytinler; bölgede yetişen bahçeler ile polifenol oranlarının yüksek çıkacağı düşünülen ve yaşlarının 1000’in üzerinde olduğu tahmin edilen eski ağaçlardan toplanıyor. Toplama işlemine sabah çok erken saatlerde başladıklarını anlatan Yücekök, “Polifenolleri koruyabilmek adına, toplama ve sıkım dahil toplam dört saati geçmeyecek şekilde üretim tesisimize getirilerek, İtalya’dan bizim üretim şeklimize uygun olarak geliştirilmiş sıkım makinemizde işleniyor. Sadece erken hasat ve soğuk sıkım ile yüksek polifenol içeren zeytin ekstresi üretiyoruz” diye ekliyor.
Yağmur, rüzgar, iklim koşulları gibi çevre şartları üretim rakamlarını büyük ölçüde etkiliyor. Bu yüzden üretim miktarlarının doğanın verdiğiyle sınırlı olduğunun altını çizen Yücekök, şöyle devam ediyor:
“Yıllık üretim miktarımız 6 bin litre yüksek polifenollü zeytin ekstresi ve bin 500 litre polifenollü ultra premium zeytinyağı olmak üzere toplam 7 bin 500 litre. Ağaçlardan Dilmit, Memecik ve Delice türündeki zeytinleri topluyoruz. Ürünlerimizi kendi internet sitemiz olan Sidyma.com.tr’den inceleyebilir ve satın alabilirsiniz. En kısa zamanda eczaneler ve sağlık kuruluşlarında da yer almaya başlayacak. Pandemi, sağlığı öncelik haline getirirken doğal olana, organik olana talep arttı. Bu ay çocuklara özel ürettiğimiz yeni ürünümüz olan Sidyma Çocuk’u da satışa sunduk. Diğer zeytin ekstrelerimizde duyumsanan yakıcılık ve burukluk en aza indirgeyerek 0-13 yaş aralığı tarafından kullanılmasını tavsiye ettiğimiz bir ürün olarak öne çıkıyor.”
İhracat konusundaki çalışmalarının devam ettiğinden de bahseden Yücekök, yakın zamanda Ortadoğu, Doğu ve Güneydoğu Asya olmak üzere ihracat çalışmalarına başlamayı planladıklarını dile getiriyor. 2022 yılında yaptıkları yatırımı iki katına çıkartarak üretimi artırmak istediklerini ifade eden Yücekök, “Bu yatırımın içinde yenilenebilir enerji kaynaklarından ihtiyacımız olan elektriği üretmek de var. Zeytinyağı üretimindeki en büyük çevre sorunu, üretim sırasında toksik bir madde olan karasuyun üretilmesidir. Kullandığımız son teknoloji makinelerde ise karasu üretilmez, prina içerisinde kalır. Bu da işlendikten sonra yakıta dönüştürülür. Dolayısıyla biz çevre açısından hiç bir atık üretmiyoruz. 2 fazlı sistem kullanan tüm tesisler yeşil üretim kavramına çok yakınlar” diye anlatıyor.
Türkiye’nin yıllık zeytinyağı üretimi yaklaşık 230 bin ton civarında. Bunun yaklaşık olarak 60 bin tonunun ihraç edildiğini belirten Yücekök, şu değerlendirmede bulunuyor:
“Bu çok az bir miktar. Dünya zeytinyağı pazarında yaklaşık yüzde 11 pazar payı ile İspanya, İtalya, Portekiz ve Tunus’un ardından beşinci sıradayız. Hem kalite hem de verim açısından çok iyi işler yapan, son teknolojiyi kullanan, katma değerli ürünler ortaya çıkaran butik üreticiler pazara girmeye başladılar. Son yıllarda uluslararası yarışmalarda çok fazla üretici ödül almaya başladı. Ben bu konuda önümüzün çok açık olduğunu düşünüyorum.”